31 Mayıs 2013 Cuma

POZİTİF ENERJİ UYGULAMASI NASIL YAPILIR?


POZİTİF ENERJİ UYGULAMASI NASIL YAPILIR?
Düşünce, insanın temel yaratıcı yeteneğidir. Düşünce ve imajinasyon (tahayyül-hayal etme gücü) hareketten önce vardır. Her düşünce belli bir etkiye sahip olan yaratıcı bir süreçtir.
Hayatımızı iyiye doğru yöneltmek istiyorsak eğer, gereken olumlu sebeplerin oluşması için bir tür aşırı çaba göstermeliyiz. İmajinasyon gücümüzün, hayatımızı her an yeniden yapılandıran bir yaşam sanatçısı olduğunu unutmayın.

Eğer bir insan, “Pozitif düşünüyor ve davranıyorum, ama yansımalar asla pozitif değil.” diye düşünüyorsa, yanılıyordur. Pozitif düşünce, bizi sevindirmeyen, mutlu kılmayan ve onaylamayan olayları dikkate almamak anlamına gelmez ki; aksine, “Gerçek pozitiflik, her durum ve şart altında elinden gelenin en iyisini yapmaktır.”

Işığı çağırma

Işığı çağırma

Bu meditasyonun amacı, ışığı kendinize nasıl çağıracağınızı, kendinizi ışıkla nasıl dolduracağınızı ve ışığı nasıl yaratacağınızı öğrenmektir.

Adımlar:
Bu meditasyon için yüksek benlik halinize geçin.


1. Işığı çağırmanız ve kendinizi onunla doldurmanız için:

Enerjinizi mümkün olduğunca güzelleştirdiğinizi imgeleyin. Bunu yaptığınızı imgelemeniz, onu güzelleştirmek için gerekli olan tek şeydir. Enerjinizi güzelleştirirken, sizi daha rahat ettirecek, daha derin soluk alabilmenize ve enerjinin omurganız boyunca akışına olanak verecek herhangi bir duruş değişikliği yapabilirsiniz.

Işık Koruması – Doreen Virtue

Işık Koruması – Doreen Virtue

“Melek İlaci" Kitabından

Kalabalık yerler gibi düşük enerjili bir yerde / durumda olacağınız zaman veya hasta ya da kızgın insanların etrafında olduğunuz zaman kendinizi korumanız önemlidir. Kendinizi korumak için, kendinizin seçtiğiniz renkte bir ışıkla tamamen çevrelendiğinizi imgeleyin, düşünün veya görün.

Ayrıca başkalarını veya araçlar veya evler gibi nesneleri de ışık ile koruyabilirsiniz. Koruyucu kalkanlar yırtılır, bu nedenle bunu yaklaşık her 12 saatte bir yeniden uygulamaya ihtiyacınız olur.

Beyaz Işık : Suç veya fiziksel saldırıya karşı korunma için iyidir. Etrafınıza ilave melekleri davet eder.

Pembe Işık : Pembe ışık kalkanı negatifliğe karşı korur. Negatif – zihinli, şikayetçi veya dedikoducu insanların yanında olduğunuzda yardımcıdır, pembe ışık kalkanından sadece sevgi nüfuz edebilir.

Yeşil Işık : Fiziksel şifa kalkanı. Yaralanmış veya hasta olanlar için yeşil ışık kalkanı kullanın.

Mor Işık : Psişik korunma. Psişik saldırı ve varlıklara karşı koruma sağlar.

Ayna (yansıtıcı) küre : Saldırıya açık hissettiğinizde veya çakralarınız açık ve berrak olduğunda ve yabancı kalabalıklar veya yoğun bir iş toplantısı gibi kaba / sert enerjiye gireceğiniz zaman, kendinizi ayna şeklinde bir kürenin içine girerken görün veya hissedin. Tüm negatif enerji küreden geri yansır.

Kurşun kalkan : Bir mücadele / kavga başlayacağı tahmin edildiğinde veya kendinizi ekstra saldırıya açık/ hassas hissettiğinizde negatifliğe karşı koruma sağlar. Kendinizin hiçbir şeyin nüfuz edemeyeceği hafif kurşun metalle tamamen çevrelendiğinizi görün veya hissedin.



Reiki Üstadını Seçmek

Reiki Üstadını Seçmek

Eğitim almaya karar verdikten sonraki en önemli adım, yaşamınızı değiştirecek olan bu insanı nasıl seçeceğinizdir. Bu, tamamen kendi başınıza almanız gereken bir karardır.

Son yıllarda, Üstat sayısında ciddi bir artış olduğundan, kararsız kalabilirsiniz. Bu yüzden, acele etmeyin ve seçtiğiniz kişinin size Reiki yolunuzda rehberlik edecek insan olduğundan emin olun.

İlk temasınız bir ilanı aramakla başlayabilir, ya da bir öneri ile elinize verilen bir telefonla. Üstat ile konuşmanız şart. Ona, kendisi ve Reiki hakkında sorular sorun: Reiki, o insanın yaşamına nasıl girmiş? Reiki’yi nasıl tanımlıyor?

Verdiği eğitim size uyacak mı; yoksa gerçek dünya ile daha bağlantılı bir eğitim mi almak istiyorsunuz? Bu kişiyle uzun süre birlikte olacaksınız.

ÇEKİM YASASI NEDEN İSTEDİĞİMİZ GİBİ İŞLEMEZ? YANİ NEDEN ANDA KALAMIYORUZ?


ÇEKİM YASASI NEDEN İSTEDİĞİMİZ GİBİ İŞLEMEZ? YANİ NEDEN ANDA KALAMIYORUZ?

Çekim Yasası her zaman işler ancak hangi duygu durumundaysanız ona göre işler.

İstediğiniz durumlar sadece anda kaldığınızda gerçekleşir.

Sıkıntılı bir duygu durumundayken bizler anda kalamayız ve istediğimiz durum için ne kadar çabalasak ta bu durum gerçekleşmez.

İmgeleme yaparken hissetmemiz gerekir. Bu olumlu hissi de kendimizi kandırarak hissedemeyiz.

- İstediğiniz şey hangi durumda gerçekleşir?

BİLİNÇALTI TEMİZLEME VE ENERJİNİZİ YÜKSELTME MEDİTASYONU


BİLİNÇALTI TEMİZLEME VE ENERJİNİZİ YÜKSELTME MEDİTASYONU

Rahat, sakin ve huzurlusun…
Bir yolda ilerliyorsun… Yol… Toprak… Parke taşlı… Asfalt… Veya çimen kaplı olabilir… Dikkat et… Yolun kenarında ağaçlar çiçekler, evler varmı dikkat et… Hava,güneşli veya yağmurlu olabilir. Olsun… Güneş hayat. Yağmur berekettir…


Büyük bir kapının önündesin. Kapının yan tarafında yanan mor alevi görüyorsun… Üzerindeki eski elbiselerini çıkar ve mor alevin içine at. Artık bu eski elbiselere ihtiyacın yok… Bu eski elbiseleri sana başkası giydirdi… Bunları tek tek mor alevin içinde yakarak, bunların yerine daha renkli daha rahat kıyafetler giyeceksin… Mor alevin dönüştürücü gücünü biliyorsun…
Eski elbiseleri mor alevin içine attıkça, geçmişinden, ve artık sana faydası kalmamış olan tüm alışkanlıklardan, deneyimlerden, ve düşünce kalıplarından arınıyorsun…. 

Özgürleşiyorsun... Rahatlıyorsun… 
Evrenin, boşlukları pozitif enerjiyle doldurduğunu biliyorsun.

Louise Hay’den Pozitif yasam için olumlamalar


Louise Hay’den Pozitif yasam için olumlamalar

Değişme Zamanı;

Beni yaratan güç, bana kendi yeni hayatımı değiştirme gücü de vermiştir.
Yeni yaşamıma şimdi başlayabilirim. Hemen şimdi.
Hepimiz bir yolculuktayız, bilsek de bilmesek de. Bu yolculukta tüm potansiyelimizi göstermek için buradayız. Çoğumuz düşüncelerimizin kendi etrafımızdaki olaylardan etkilenerek oluştuğunu düşünürüz. Dışarıdaki olaylar ile düşünce arasında direk ilişki kurarız . Düşüncelerini kontrol edemeyeceğini düşünerek düşünce hapsine gireriz çoğunlukla, çünkü kontrolün bizde olduğunu unuturuz.

Düşüncelerimi Değiştirme Zamanı;

28 Mayıs 2013 Salı

Kişisel Gelişimin Evrensel İlkeleri


Kişisel gelişimin evrensel ilkeleri

1. Hedef
“Neyi Düşünürseniz, O Olursunuz”
“Yeryüzünde yürüyen herkese bir görev ve bir hedef verilmiştir. Başarıya ulaşan kişiler. Görevlerinin ne olduğunu anlamalarını sağlayan fırsatları yakalayabilenlerdir.”

2. Geçmiş
“Geçmişi Affedin”
“İleriye doğru giden yolu bulabilmek için, önce, geçmişinizi affetmeniz gerekir.


3.Karakter
“Sağlam Bir Karakter Geliştirin”
“İmparatorluğunuzu kurmadan önce, karakterinizi inşa edin.”

4. Vizyon
“Güçlü Bir Vizyonunuz Olsun”
“Hayallerinize odaklanın, engellere değil.”

27 Mayıs 2013 Pazartesi

Şifacının Yolu


Şifacının Yolu 
Hayat, zorluklarıyla, hastalıklarıyla ve olaylar yüzünden oluşan travmalarıyla bizi şifalanmaya zorlar. Haliyle şifalanmak ta hayatın olmazsa olmazlarındandır. Şifa vermek ve şifalanmak sadece fiziksel veya psikolojik olarak anlaşılsa da aslında şifalanmak, tüm bir yaşamı kapsar. Ailenizle ilişkileriniz, duygusal hayatınız, hayata bakış açınız, geçmişiniz ve geleceğiniz, hayalleriniz, kısacası hayata dair her şey şifalanmayı beklemektedir.

Hayat yolu, yorucu ve bir o kadar da yıpratıcıdır. Hayat yolunda elde ettiğimiz en büyük hazine deneyimlerimizdir. Ama bu güzelliğin en büyük bedeli de aldığımız yaralardır. Mevlana’nın dediği gibi “Gülü senin olsun, bana dikeninden bahset.” Sözü de asıl dikenlerin bizi biz yaptığını çok güzel bir şekilde anlatmaktadır.

Haliyle şifacı olmak ta bu yolda hem kendinize hem insanlara yardım etmek konusunda çok önemlidir. Hepimiz şifayla ilgili bir şeyler bilmekteyizdir. İlk yardım esasları, bazı tıbbi bilgiler, nane limon ve acil müdahaleleri gibi sağlığa dayalı genel bilgileri hepimiz bir şekilde öğrenmişizdir. Ama bu öğrenilenin dışında şifa ve şifacılık çok daha hassas ve özeldir. Adeta şifa bir sanattır. Çünkü “hastalık yoktur hasta vardır.” Sözü bu konuyu anlatmak için yeterdir.

Doğu kültüründe hastalıkların duygusal ve ruhsal boyutta başlayıp daha sonra fiziksel boyuta geçtiği düşünülmektedir. Haliyle duygusal ve ruhsal sorunları tespit etmekte çok ustalık gerektirmektedir. Bunun tespitinin yanı sıra tedavisi de bir o kadar önemlidir. Yarım doktorun candan edeceği doğrudur. Haliyle herkes şifacı olamamaktadır. Çünkü şifalandırma, hata kaldırmayacak kadar hassas bir konudur. Fiziksel zararın yanı sıra kişinin hayalleri ve ruhsal durumunun da bertaraf olması söz konusu olabilir.

O yüzden ilk müdahaleyi bu konuda uzmanlaşmış modern şifacıların yani doktorların yapması gerekir. Bu fiziksel tedavinin yanı sıra tedaviyi hızlandırıcı ruhsal tedaviler ile şifalanma süreci bütünleşir ve şifa süreci hızlanır.

Şifacılar genel olarak şu özelliklere sahiptir; 

YAŞAMIN KURALLARI


YAŞAMIN KURALLARI

(YAŞAM BİR OYUNSA, İŞTE KURALLARI) Doğarken dünyaya bir kullanma kılavuzu ile gelmediniz; aşağıdaki kurallar yaşamınızı daha iyi kılmak içindir. 

1. Size bir vücut verilecektir. Onu beğenebilir ya da ondan nefret edebil
irsiniz, ancak kesin olan bir şey varsa o da ömrünüzün geri kalanı boyunca ona sahip olacağınızdır.

2. Dersler öğreneceksiniz. “Yeryüzünde Yaşam” isimli tam zamanlı bir okula kaydoluyorsunuz. Her kişi veya her olay birer Evrensel Öğretmen’dir..

3. Hatalar yoktur, yalnızca dersler vardır. Büyümek bir deneyim sürecidir. “Başarı” kadar “yenilgiler” de bu sürecin bir parçasıdır.

4. Bir ders öğrenilene kadar tekrar edilir. Bu ders, ta ki siz öğrenene kadar size çeşitli biçimlerde anlatılır. Ancak ondan sonra bir sonraki derse geçebilirsiniz..

5. Eğer kolay dersleri öğrenemezseniz bu dersler giderek zorlaşırlar. Dışsal sorunlar içsel durumunuzun kesin bir yansımasıdır. İçsel engelleri ortadan kaldırdığınız zaman dış dünyanız değişir. Acı, evrenin sizin dikkatinizi çekme şeklidir.

ÇAKRALARIN OLUMLANMASI



ÇAKRALARIN OLUMLANMASI

1. Çakra: (Kök Çakra) ”Enerjimi en değerli şekillerde harcıyorum; dünya üzerinde güven, bolluk ve özgürlük içindeyim. Endişelenmek yerine elimden geleni yapıp sonra hayata güveniyorum. Korku sadece bir kandırmaca. Dünya geçici…”

2. Çakra: (Sakral) ”İnsanlarla olmayı ve konuşmayı seviyorum. Herkesin içinde dostça bir kalp var. Hayattaki güzelliklerin tadını çıkarıyorum ve her şeyden ders almış olduğumu bilerek her şey için kendimi affediyor ve pişmanlık duygusundan arınıyorum.”

3. Çakra: (Solar Plexsus)  ”İnsanları yönetmeye değil, onlarla bir hissetmeye çalışıyorum. Gerçek güç içte gizlidir. Bir tartışmayı kazanmak benim için anlamlı değil; çünkü ben hiçbir şey yapmasam da değerli ve özelim. Geçmiş bir rüya gibi arkada kaldı ve ben kendimi her şey için takdir ediyor ve utanç duymuyorum.”

ÇAKRA NEDİR?



ÇAKRA NEDİR?

Bedenimiz üzerinde, çakra adı verilen enerji merkezleri vardır. Çakra, Sanskritçe (eski Hint dili) bir kelimedir. Birçok eski metinde ya da kutsal kitapta değişik isimlerle anlatılır. Sözlük anlamı olarak baktığımızda, “tekerlek” veya “çark” anlamındadır. 
Bu bize, enerjinin spiral dönüşlerini hatırlatmaktadır.
Tekerlek, hayatın döngüsel durumlarının büyük bir sembolüdür. Eski bir kelime olmasına rağmen, çakranın şu anda yeni çağın bir kelimesi olduğunun söylenmesi şaşırtıcıdır.

Çakralar, saklı enerjilerin çalışma ağının bir parçasıdır ve gözle görülmeyen enerji, bedenimiz üzerinde, çarka benzeyen delikler halindedir. Geniş ağızları olan, bedene yaklaştıkça daralan, uzun ince hunilere benzerler. Yüksek katlardan gelen enerjileri bedenimize aktarma görevi yaparlar. Bunları, bedenimize gelen enerjilere açılan küçük birer kapı gibi düşünebiliriz.

Her çakra, farklı frekanstaki bir enerjinin giriş kapısıdır. Bu enerji kanalları, insan vücudunda yaşam enerjisini dolaştırır ve enerji akışını dengeler. Ne zaman bu kapılardan birinde tıkanma oluşursa, bedenin enerji alımı güçleşir: İşte problemler böyle başlar. Çünkü, bedeni besleyen enerji akımı kısıtlanmış olur. Çakralar düzgün çalışmadığı zaman beden, sağlığını korumakta zorlanır.

26 Mayıs 2013 Pazar

HEDEFLERLE İLGİLİ 7 ALTIN KURAL


HEDEFLERLE İLGİLİ 7 ALTIN KURAL
1)      Hedefler olumlu cümlelerle ifade edilir.
Ne istiyorsunuz?
Bunun yerine ne istiyorsunuz?
Neyiniz olsun isterdiniz?

2)      Hedefi belirli hale getirin.
Tam olarak neyi istiyorsunuz?
Bunu daha kesin ve açık bir şekilde anlatabilir misiniz?
Bu hedefe vardığınızda tam olarak neyi görecek ve duyacaksınız?
Bu ne kadar sürer?
Bu hedefe ne zaman varmak istiyorsunuz?

3)      Başarı için kanıt ve geri bildirimi nasıl elde edeceğinize karar verin.
Hedefinize vardığınızı nasıl bileceksiniz?
Yol boyunca hangi kilometre taşlarını dikeceksiniz?
Hedefe giden yolda olduğunuzu nasıl bileceksiniz?
Yoldan sapmadığınızı ne kadar sıklıkla kontrol edeceksiniz?

4)      Kaynaklarınızı organize edin.
Bu hedefe varmak için hangi kaynaklara ihtiyacınız var?
Hazırda hangi kaynaklarınız var?
İhtiyacınız olan kaynakları nereden bulacaksınız?

5)      Beklemeyin! Kendiniz harekete geçin.
Bu hedef ne ölçüde sizin kontrolünüz altında?
Ne yapacaksınız?
Bu hedefe ulaşmak için ne yapacaksınız?
Başkalarına size yardım etmelerini sağlayacak ne sunabilirsiniz?

6)      Daha kapsamlı sonuçlara dikkat edin.
Başka insanlar açısından sonuçlar nelerdir?
Zaman, para ve fırsat bakımından maliyeti nedir?
Nelerden vazgeçebilirsiniz?
Bu sonucu elde ettiğinizde hayatınızın farklı yönleri (ilişkiler, boş vakit, sağlık vb.) arasında denge nasıl olacak?
Geride bırakmak zorunda kalabileceğiniz mevcut şartlarınızda neler önemli?

7)      Bir eylem planı yapın.


25 Mayıs 2013 Cumartesi

Refleksoloji nasıl yapılır?

Refleksoloji nasıl yapılır?

Bu yönteme göre ellerimiz ve ayak tabanlarımızda vücudumuzun son bulduğu sinir noktaları mevcuttur. Bir başka deyişle her organın el ve ayak tabanında yansıdığı bir nokta vardır. Örneğin; ayaktaki karaciğer noktasına yapılan refleksoloji uygulaması karaciğeri uyarır.

Çoğu zaman özel tasarlanmış koltukta gerçekleşen seanslar 10 dakikadan 45 dakikaya varan sürede gerçekleşir. Tabiki küçük bebekler yada engelliler için çoğu zaman farklı bir uygulama vardır genelde bu tip vakalarda yumuşak bir minder yada hastaların anne tarafından kucağa alınmasını tavsiye ederiz.

Uygulama Sıklığı Nedir?

24 Mayıs 2013 Cuma

AURANIN RENKLERİ

AURANIN RENKLERİ

Kırmızı; Koyu kırmızı kızgınlık, sinirlilik ve tedirginlik duygularını gösterir, 

parlak bir kırmızı canlı bir yaşam gücünü ve azim duygusunu temsil eder.
Koyu tonda bir kırmızı bencilliğin ve ihtirasın işaretidir.
Kahverengine yakın bir kırmızı korkuyu simgeler. 
Siyaha dönük bir kırmızı ise negatif niyetlerin habercisidir. 
Canlı parlak bir kırmızı aynı zamanda fiziksel sağlığın ve ataklığında habercisidir. 
Pembeye çalan kırmızı duygusal mutluluk ve aile yaşamındaki güzelliklerin işaretidir.

Turuncu; Canlı ve berrak bir turuncu fiziksel gücü, cinsel enerjinin sağlıklı işlediğini gösterir. 

Aynı zamanda parlak ve canlı turuncu renk olayların akışına iradi etkilerimizi ve sorumluluk alma kapasitemizin göstergesidir. 
Eğer koyu renk bir turuncu söz konusuysa bu dalak ve üreme organlarında bir sorun olabileceğinin işareti olduğu gibi bencil bir yapınında göstergesidir.

Sarı; Sarı renk zeka, akıl kapasitesi ve entelektüel düşünce biçimiyle ilintilidir. 
Mat ve canlı olmayan bir sarı maddi ve dünyasal konulardaki düşüncelerin ve zihni daha çok bu konuların işgal ettiğinin bir göstergesidir. 
Sarı rank canlı ve parlak ise zihinsel kalitenin yüksek olduğu ve kişinin ruhsal konularda da bir kapasiteye sahip olduğunu söyleyebiliriz. 
Kirli ve sisli bir sarı ise kurnazlığın ve ihanetin göstergesidir. Aynı zamanda kirli tonlarda bir sarı mide ve pankreas sorunlarına da işaret edebilir.

Aura- Katmanları ve Renkleri


AURA NEDİR VE KATMANLARI NELERDİR?

İnsanların vücudunu çevreleyen elektromanyetik alana aura denir. Bu elektromanyetik alanın bir çok önemli fonksiyonu vardır. Evrensel enerjiyi vücudumuza alarak yaşamımızı idame ettirmemizi sağlayan chakralar aurada bulunurlar. 


Aynı zamanda vücudun çevresini sarmış bir kalkan görevi yapar. Eğer sağlam ve güçlü bir auramız varsa bize dışarıdan bir hastalığın yada negatif etkinin gelmesi düşünülemez.
 Ancak auramız zayıflamış veya yırtılmışsa negatif enerjilere ve hastalıklara çok daha açık hale geliriz. O halde auramızın güçlü ve sağlıklı olması fiziksel sağlığımız açısından çok önemlidir diyebiliriz. 
Bunun yanı sıra ruhsal zihinsel ve duygusal sağlığımız açısından da auramızın sağlıklı ve güçlü olması gerekmektedir. Auranın birden çok katmandan oluştuğunu artık biliyoruz. 
Bu konuda araştırmacılar arasında çeşitli görüş ayrılıkları olsa da ana 4 katman konusunda genelde fikir birliği vardır. Bu katmanlar eterik beden,duygusal beden,zihinsel beden ve ruhsal bedendir. Bu katmanların her birinin kendine özgü özellikleri ve işlevleri vardır.
ETERİK BEDEN; Şekil ve boyut olarak fiziksel bedene benzer. Adeta fiziksel bedenin üzerine giyilmiş ve ona bire bir uyan bir elbise gibidir. 
Chakralar bu alanda bulunurlar ve auranın üst katmanlarından gelen enerjileri bedene alma işlevi yaparlar. 
Organizmanın enerji ihtiyacı tam olarak karşılanmışsa, eterik beden aşırı enerjiyi chakralardan ve deri gözeneklerinden dışarıya verir. 
Eterik bedenin temel işlevi fiziksel bedenin sağlıklı kalmasını sağlamak ve onu evrensel enerji alanı ile bağlantıda tutmaktır. 
Sağlıklı bir insanda genişliği 15-20 cm kadardır. Hastalık,yorgunluk ve stres gibi durumlarda eterik bedenin genişliği azalır. Sadece bir kişinin eterik bedenine bakılarak sağlık durumu hakkında bilgi sahibi olunabilir.

Sarkaç Kullanımı


Sarkaç Kullanımı

Sarkaç bir çok farklı amaç için kullanılabilir. 


Bunlardan bazıları yüksek bilinçle bağlantı kurarak sorularımıza yanıt alma, 

chakralardaki enerji dengesizliklerini tespit etme,

Bir odadaki enerji dengesizliklerini tespit etme, 

chakraların dönüş yönlerindeki sorunları giderme,

chakralardaki enerji dengesizliklerini gidermedir.

Sarkaç konusunda en önemli konulardan biri sarkacın ha
ngi maddeden yapılması 

gerektiğidir. 

Kendinize izin verin...


Kendinize izin verin...

Her gün kendimize değişen bakış açılarımızla bir şeyleri yapmak için izin veriyoruz. 

Ve bir bakıyoruz ki o günün realitesi, o gün kendimize izin verdiklerimizden oluşmuş. Yarın için bugünden temeller atılmış.

Öyleyse her güne başlarken sorun kendinize: 

O gün için kendinize neler yapmak için izin veriyorsunuz. Sınırlarınızı, korkularınızı, bilinçaltına attığınız değerlerinizi fark edin.

İşte benim bugün için ve sık sık diğer günlerde de tekrarlayarak, kendime izin verdiklerim;

Nasılsınız sorusuna verilen cevaplar ciddi anlamda üzücü..Neden mi?


Nasılsınız sorusuna verilen cevaplar ciddi anlamda üzücü..Neden mi?

Çünkü sıkıcı, kötü, berbat kelimelerini kullandığımız andan itibaren baştan kaybetmişiz demektir...

Yapacak bir şeyleriniz olsun..
İlgi duyacağınız yetenekleriniz, bence artık kendi gücünüzü keşfetmenizin zamanı geldi...


1-Allah'a insanlardan daha çok yakın olun

2-Yeteneğiniz olmasa da bir şeyler yazın..

BAĞIMLILIKLARIMIZI SERBEST BIRAKTIĞIMIZDA ÖZGÜR OLURUZ.

BAĞIMLILIKLARIMIZI SERBEST BIRAKTIĞIMIZDA ÖZGÜR OLURUZ.

Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır: 


Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. 
Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. 
Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir. 
Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. 
Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. 
Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. 
Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz.

Aslında bu maymunu tutsak eden hiçbir şey yoktur. 

Onu sadece, kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. 
Yapması gereken tek şey, elini açıp yiyeceği bırakmaktır. 
Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.

Bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve
zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. 


Tüm yapmamız gereken; 
elimizi açıp benliğimizi, bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla özgür olmaktır!

KENDİME SÖZ VERİYORUM!



KENDİME SÖZ VERİYORUM!

Aklımın dinginliğini hiçbir şeyin
bozmasına izin vermeyecek kadar güçlü olmaya,

Karşılaştığım herkesle sağlık,
mutluluk ve başarıdan söz etmeye,

Tüm arkadaşlarımın
kendilerini değerli hissetmelerini sağlamaya,

Her şeyin aydınlık yüzüne bakmaya ve
iyimserliğimin gerçeğe dönüşmesine çabalamaya,

Yalnız en iyiyi düşünmeye,
yalnız en iyi için çalışmaya ve
en iyiyi beklemeye,

Başkalarının başarısından
kendiminki kadar coşku duymaya,

Geçmişin yanlışlarını unutmaya ve
gelecekte daha büyük başarılara ulaşmak için
var gücümle çalışmaya,

Her zaman neşeli bir yüz ifadesine sahip olup,
selamladığım her canlı varlığa gülümsemeye,

Kendimi geliştirmeye,
başkalarını eleştirmeye zaman bırakmayacak kadar çok zaman vermeye,

Kaygılanmayacak kadar yüreğim geniş,
kızgınlığa kapılmayacak kadar yüce,
bozguna uğramayacak kadar güçlü
ve üzüntüye kapılmayacak kadar
mutlu olmaya... 

SÖZ VERİYORUM!


Kaybedenlerin vazgeçilmez sözüdür "neden ben?" "BU YÜKÜ NİYE TAŞIYORUM" demeyin...

Kaybedenlerin vazgeçilmez sözüdür "neden ben?" 

Bu yaşanmış hikayeyi okuduktan sonra fikriniz değişecek! 


Brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. Tırmanacakları yere vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslenebileceği bir oyuk buldu..

Güne Başlarken; Kolay Bir Meditasyon ve Gevşeme Yöntemi



KOLAY BİR MEDİTASYON ve GEVŞEME YÖNTEMİ


Amaç: Bu meditasyonun amacı, zihni ve bedeni dinlendirmek, uykuya dalmadan, gayet açık bir zihinle rahatlamayı ve farkındalık geliştirmeyi öğrenmektir. Burada paylaşacağım meditasyon hayal kurmak, dilekleri gerçekleştirmek, yüksek bilinç elde etmek vb amaçlarla yapılmaz, yalnızca sade, yalın, açık ve dinlenmiş bir zihin elde etmek içindir. 


Meditasyon yaparken: Meditasyonda başarı amaçlanmaz. Yavaş öğrenilir, her gün düzenli yapılır ve hiçbir beklentiye girilmez. Meditasyon her defasında başka deneyimlenir. Bilmeniz gerekir ki, düşünceleriniz durmaz. Düşüncelerinizi durdurmaya çalışmayın, gelsinler, gitsinler, izleyin. Meditasyon yapmaya "çalışmayın". Yalnızca olduğunuz gibi olun. Kolaya kaçın. Yalnızca dikkatinizi bilerek, hafifçe yönlendirin.Zihniniz başka yerlere gittiğinde onu hoşgörün!  Zihin dağınıktır, asidir, her çağıran düşüncenin peşinden gider. Zihninize karşı yumuşak ve sakin bir sabır geliştirin. Çok sık meditasyon yaptığınızda, zihniniz meditasyona önce alışacak, sonra tiryakisi olacaktır.Bedeninizin sıkıntıları da kaçınılmazdır. Uyuşma normaldir, merak etmeyin. Yalnızca sinirleriniz etkilenmekte, kan akışınız değil. 

Ortam ve zaman: Yemekten en az iki saat sonra meditasyon yapın, yemek üzerine uykunuz geleceği için yemek sonrası önerilmez.

23 Mayıs 2013 Perşembe

Biraz yalnızım; herkes kadar...

Biraz palyaçoyum; gözyaşlarımı saklayacak kadar,
Biraz misafirim; bana biçilen kadar,
Biraz serseriyim; hayatı tiye alacak kadar,
Biraz safım; deli dolu düşlere inanacak kadar,
Biraz dostum; dostluğa ve dostlarıma değer verecek kadar,
Kapım biraz aralı; gelene hoş geldin,gidene güle güle diyecek kadar, …
Biraz affediciyim; hataların olgunlaştırdığını bilecek kadar,
Biraz hoşgörülüyüm; yaşanabilir bunlar diyecek kadar,
Biraz kalabalığım; yalnız kalmayacak kadar,
Biraz yalnızım; herkes kadar
Biraz güçlüyüm ; her daim gülümsemeyi bilecek kadar…


Alıntı

SEN dili/ BEN dili

SEN dili/ BEN dili

Sen dili

Suçlama içerir ve diğer kişi doğal olarak kendini savunmaya çalışır. Dolayısıyla sonuç anlaşamama anlaşılamama, tartışma, kavgaya kadar gidebilir.
Suçlayıcıdır. Davranıştan çok kişiliğe yöneliktir. Kişiye anlaşılmadığını hissettirir. Yeniden konuşma isteğini engelleyicidir. Neye kızıldığının anlaşılmamasına neden olur. Kişiyi incitir, kırar. Kişinin direnmesine, yani savunucu iletişime neden olur. Savunucu iletişim ise iletişimin içerik düzeyinden ilişki düzeyine geçmesine, ilişkinin bir savaş, bir kazanma sorununa dönüşmesine neden olacağı için iletişimin asıl amacına ulaşmasını engelleyecektir.

SEN ve BEN diline örnek vermek gerekirse;

Günün Sözü...


Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür...
Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür..
Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür...
Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür...
Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür...
                                   - Mahatma Gandhi

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Ho 'oponopono Yöntemi...

Ho’oponopono yöntemi;
Ihaleakala Hew Len Joe Vitale tarafından dünyaya tanıtılmış bir şifa, arınma yöntemdir. Ho’oponopono Tanrısal düşüncelerin, kelimelerin, faaliyetlerin ve hareketlerin etkisiyle içinizde ki zehirli enerjilerin temizlenme sürecidir.

Bu yöntem ile yaşadığımız her sorun bir sıkıntı olarak değil bir fırsat olarak görülür.

Sorunlar, SEVGİ’nin gözleriyle görmemiz ve onun verdiği esinle hareket etmemiz için bize bir şans daha vermek üzere ortaya çıkan geçmişin tekrarlanan hatıralarından başka bir şey değildir.

Biz; HAYATIMIZI ve İLİŞKİLERİMİZİ AŞAĞIDA Kİ GİBİ YAŞARIZ

Sana kim olduğunu söyleyemem. Ama senin kardeşin ve DOST 'un olabilirim...

Sana hayatındaki sorunlar, şüpheler veya korkularınla ilgili çözümler sunamam.
Ama seni dinleyebilirim ve beraber cevapları araştırabiliriz.

Geçmişini, acılarını ve hayal kırıklıklarını değiştiremem, ne de gelecekte olacakları.
Ama yardım etmek için yanında olabilirim.
... 
Ayağının kaymasını engelleyemem. 
Ama düşmemen ve tutunman için sana elimi uzatabilirim.

Eğlencelerin, zaferlerin, başarıların ve Mutluluğun benim değil.
Ama bunları neşe içinde seninle paylaşabilirim.

Hayatta yapman için aldığın kararlar benim değil, yargılarında.
Ama sana destek olabilir, cesaret verebilir ve istediğinde yardım edebilirim.

Yollarımızın, değerlerimizin, ikimizin ayrı düşmesini Engelleyemem.
Ama senin için dua edebilir, seninle konuşabilir ve tartışabilirim.

Kalbinin kırılmasını ve acı çekmeni önleyemem.
Ama seninle birlikte ağlayabilir, kırık parçaları toplamak ve yerine koymak için yardım edebilirim.

Sana kim olduğunu söyleyemem.
Ama senin kardeşin ve DOST’ un olabilirim


Alıntı

Kişisel mükemmellik Andı!

Kişisel Mükemmellik Andı ! 

Ben, dünyaya geldiğim genetik yapıyla yaşamımı oluşturan tüm deneyimlerin bir toplamıyım. Bu deneyimlerin bazıları iyi, bazıları kötü; ama hepsi benimdi. Şu anda, olmayı hak ettiğim kişiyim. Yaşamım, konumum ve çevreme olan etkim, yaptığım seçimlerin bir yansımasıdır. 
Eğer tümüyle olabileceğim kişi değilsem, bu, daha yükseğe ulaşmayı seçmediğim içindir. Değiştiremeyeceğim geçmişte yaşamamaya ya da garantileyemeyeceğim geleceği bekleyerek zaman yitirmemeye ve tüm sahip olduğum şey olan ŞİMDİ´nin gerçekliğinde yaşamaya kararlıyım. Her şeyi beceremeyebilirim, ama bazı şeyleri yapabilirim. Elbette her şeyi iyi yapamayabilirim, ama bazı şeyleri pekala iyi becerebilirim. Kazanacağımı garanti edemem, ama şunun için söz verebilirim :

Kaybetmenin yaşamımda bir alışkanlık haline gelmesine izin vermeyeceğim ve eğer kaybedersem, bu, yürekliliğimi kaybetmek anlamına gelmeyecek. Böylece yaşamı dimdik ve yüreklilikle karşılayacak; onu tüm benliğimle duyumsayacak, büyük düşünecek ve tüm varlığımla çabalayacağım. Başaracaklarım belki insanlık tarihinin yönünü değiştirmeyecek, ama girişimlerim kendi yazgımı değiştirecek. Kendimi, bu sözü gerçeğe dönüştürmeye adıyorum.

*JOHN COMPERE *

Kendini Affetme Olumlaması


KENDİNİ AFFETME OLUMLAMASI

Yaşadığım ve yaptığım her şeyi seviyorum.
Tüm yaşadıklarımı yaşanması gerektiği için yaşadım.
Yaşadığım ve yaptığım her şey için kendimi onaylıyorum.
Beni bir başkasının onaylaması gerekmiyor.
Ben kendimi onaylıyorum.
Ben kendimi seviyor, beğeniyor ve onaylıyorum.
Yaşadığım her şey benim kendi seçimim.
Verdiğim her karar benim kendi seçimim.
Ben tüm kararlarımı ve yaşadığım her şeyi onaylıyorum.
Ben kendimi onaylıyorum.
Ben kendimi affediyorum.
Ben kendimi tümüyle seviyor ve takdir ediyorum.
Hayatı seviyorum.
Yaşamayı seviyorum.

"Beni İzleyin..."


Soruyu yüreğine sor, cevap da yüreğinden gelecektir...

1. "Sadece kendi davranışlarınızı kontrol edebilirsiniz, diğerlerinin değil” gerçeğini, tartışmasız kabul edin.

2. Kimse size istemediğiniz bir şeyi yaptıramaz, sizin de diğerlerine yaptıramayacağınız gibi. Başkalarını kontrol etme isteğini ve bu istek için harcadığınız enerjiyi kendinize yönelttiğinizde, yapabilme gücünüz ve özgürlüğünüz artar; ancak özgürlüğün de bir bedeli olduğunu unutmayın.

3. Özgürlüğünüze ait istekleriniz, diğerlerinin hak alanına girdiğinde, çatışma yaratır. Bu yüzden isteklerinizin, diğer kişinin hangi alanına girdiğine ve ne anlam ifade ettiğine dikkat edin. Laf olsun diye istemeyin. Bedelini ödeyemeyecekseniz dile getirmeyin.

4. Ne kadar büyük ve acı verici olursa olsun, sorunu kabul edip, yüzleşin. Üzüntüyü çekmeden, çözüm üretip güçlenmeniz mümkün değildir. Sakinleşin, önceliklerinizi belirleyin ve düzenleyip, yapılandırın.

5. Geçmişe saplanıp kalmayın; değiştiremeyecekleriniz için yanıp yakılmak ve pişmanlık duymak faydasızdır. Şu andan sonrasına etki edebileceğinizi farkedin. Hatalarınızı ve nedenlerini bulup, yolunuza devam edin.

Olumsuzluklar Seni Rahatsız Etmesin...

Bir sorunu kabul edersen kaybolur, ve eğer o sorunla bir çatışma yaratırsan, SORUN giderek büyür.

O yüzden her şeyi neşeyle ve Coşkuyla yap. Her şey bir DUA-YA dönüşsün.

HATA yapmaktan korkma, çünkü hata yapmaktan korkarsan, hiç ilerleyemezsin ve yaşamı kaçırırsın.

Hata yapmak, hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir….

Eğer düşmanından KORKAR ve kapını kilitlersen, DOSTUNUNDA girmesini engellersin..

Olumsuzluklar seni rahatsız etmesin.

Bir MUM yakabilirsin ve KARANLIK kendiliğinden kaybolur.

Osho